Oyun terapisi, çocuklar ve yetişkinler gibi farklı yaş gruplarındaki insanların psikolojik, duygusal ve davranışsal sorunlarına yardımcı olmak için kullanılan bir terapi türüdür. Oyun terapisi, oyun ve yaratıcı aktiviteler yoluyla kişilerin iç dünyalarını keşfetmelerine, duygusal durumlarını ifade etmelerine ve psikolojik sorunlarını çözmelerine yardımcı olmayı hedefler.
Oyun terapisi, bir terapist veya danışman tarafından yönetilen, çeşitli oyun ve aktivitelerin kullanıldığı yapılandırılmış bir terapi oturumudur. Bu aktiviteler arasında resim çizme, kil hamuru oynamak, hikaye anlatma, oyun oynamak, müzik dinleme ve benzerleri yer alabilir.
Oyun terapisi, çocukların psikolojik sorunlarına yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, yetişkinler için de uygulanabilir ve depresyon, kaygı bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve benzeri psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde etkili olabilir.
Tarihçesi
Oyun terapisi, çocuk psikoterapisinin ortaya çıkışına denk gelen bir terapi türüdür. Sigmund Freud, çocuklarda oyunun üç ana işlevi olduğunu belirterek terapötik oyun fikrini psikoterapi literatürüne sokmuştur. Ancak Freud, çocuk vaka görmemiştir. Oyunun terapide ilk kullanımı Hugg-Hellmuth tarafından yapılmıştır, ancak herhangi bir oyun terapisi tekniğinden bahsetmemiştir.
Freud’un kızı olan Anna Freud, çocuğun oyunla tedavisine yönelik teknik geliştiren ilk kişidir ve oyun terapisinin temellerini atmıştır. Çocuk psikanalizcilerinden Melaine Klein, çocuk oyunlarının yorumlanmasına farklı bir bakış açısı getirmiştir.
Oyun terapisindeki ikinci ana gelişme, 1930’larda David Levy tarafından geliştirilen “salınım-boşaltım terapi” tekniği olmuştur. Bu yaklaşımda terapistin temel rolü, çocukta stres oluşturan durumları oyuncaklar yoluyla tekrar canlandırmaya dayanmaktadır. Gove Hambidge, Levy’nin çalışmalarını Yapılandırılmış Oyun Terapisi başlığı altında genişletmiştir.
Bugün, oyun terapisi birçok farklı yaklaşım ve tekniklerle kullanılmaktadır ve çocuklar ve yetişkinler gibi farklı yaş gruplarındaki insanların psikolojik, duygusal ve davranışsal sorunlarına yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılmaktadır.
İlişki Merkezli Oyun Terapileri, oyun terapisinin tarihsel gelişimindeki önemli bir akımdır ve Jesse Taft ile Frederic Allen tarafından ilk kez kullanılmıştır. Bu yaklaşımda, terapist ile çocuk arasındaki ilişkinin ana değiştirici ve iyileştirici güç olduğuna inanılmaktadır. Geçmiş yaşantıların yorumlanması ve tekrarlanması gibi girişimler bu terapide yer almaz.
Kuklalar, psikoloji alanında tanılama ve terapi sürecinde uzun süredir kullanılmaktadır. Ancak, kuklanın terapide kullanımı hakkında sınırlı sayıda araştırma yapılmıştır. Kuklanın psikoterapide ilk ve en kapsamlı kullanımı, Bender ve Waltman tarafından 1935 yılında New York’taki Bellevue Hastanesi’nde psikiyatri bölümündeki çocuklara uygulanmıştır. Bu terapi, daha sonra birçok farklı ekol tarafından entegre edilerek uygulanmıştır.
G. Jung’un öğrencilerinden Dora Kalff, çocuklarda Jung tarafından geliştirilen rüya analizinin işe yaramadığını fark etmiştir. Bunun nedeni, çocukların sözel ifade becerilerinin düşük olmasıdır. Bu nedenle, çocuklar üzerinde geçerli olan bir teknik arayışına girmiştir. Kalff, 1954 yılında Zürih’te katıldığı bir kongrede, Lowenfeld’in Dünya Tekniği’ni duymuştur ve bu teknikle birlikte çalışmaya başlamıştır. Kalff, çocukların kumdaki çalışmalarının, Jung’un bahsettiği içsel psişik süreçlere denk geldiğini düşünmüş ve zamanla bu tekniği zenginleştirerek Kum Terapisi adını vermiştir. Bu teknik daha sonra dünyanın birçok yerinde kullanılmaya başlanmıştır.
Bir cevap yazın