
İlknur Tuna, lisans eğitimini İstanbul Kültür Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlamıştır. Ardından İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Aile Danışmanlığı yüksek lisans programına kabul edilmiş ve eğitimini tezli olarak tamamlamıştır. Yüksek lisans tezinde “Annenin Bağlanma Stili ile Çocuk Yetiştirme Tutumu İlişkisinin İncelenmesi” konusunu çalışarak bağlanma kuramı ve ebeveynlik tutumları üzerine derinlemesine araştırmalarda bulunmuştur. Mesleki çalışmalarını hem çocuk hem de yetişkin bireylerle yürüten Tuna, psikolojik danışma süreçlerinde bilimsel temelli ve bütüncül bir yaklaşımı benimsemektedir. Klinik gözlem, değerlendirme ve müdahale alanlarında çeşitli vaka deneyimlerine sahiptir.

Çocuk
Çocukların duygusal dünyasını anlamak, gelişim süreçlerini sağlıklı desteklemekle başlar. Oyun terapisi gibi yaşa uygun yöntemlerle, çocukların kendilerini ifade etmeleri ve zorlayıcı duygularla baş etmeleri desteklenir.

Ergen
Kimlik gelişiminin, değişim ve çatışmaların yoğun yaşandığı ergenlik döneminde bireysel destek büyük önem taşır. Ergenlerle kurulan güven temelli ilişki aracılığıyla; kaygı, öfke, özgüven ve ilişkisel zorluklar çalışılır.

Yetişkin
Yetişkinlik döneminde karşılaşılan duygusal, zihinsel ve ilişkisel zorluklar; bireyin kendilik yolculuğunda anlam arayışıyla iç içedir. Terapi süreci, kişinin içgörüsünü derinleştirmesine ve yaşam kalitesini artırmasına alan açar.

BLOG
YAZILAR
Psikolojiye, insan doğasına ve günlük hayata dair yazılar… Bu sayfa, bir psikoloğun içsel gözlemlerini ve mesleki birikimini, herkesin anlayabileceği bir dille paylaştığı alan. Birlikte düşünmek ve hissedebilmek için…

BLOG
ŞİİRLER
Bu sayfada, psikoloğun kendi kaleminden çıkan şiirleri bulabilirsiniz. Duyguların, gözlemlerin ve içsel dönüşümlerin zarif izlerini taşıyan bu şiirler, sadece bir ifade biçimi değil; bir davettir—kendinle karşılaşmaya.

BLOG
NOTLAR
Bu sayfada, psikoloğun kendi kaleminden çıkan şiirleri bulabilirsiniz. Duyguların, gözlemlerin ve içsel dönüşümlerin zarif izlerini taşıyan bu şiirler, sadece bir ifade biçimi değil; bir davettir—kendinle karşılaşmaya.