Küçük Felaketler ve Büyük Tepkilerimizin Psikolojisi

Mutfağın sessizliğinde süt, usulca kaynıyordu. Küçük kabarcıklar yüzeye çıkıyor, mutfağa hafif bir buhar kokusu yayılıyordu. Derken o sakin ritim hızlandı; sesler çoğaldı, kabarcıklar birbirine karıştı. Bir an içinde beyaz bir dalga kenardan taşıp ocakla buluştu. Sanki mutfakta değil, zihinde bir şeyler taşmış gibiydi. Panik, telaş, hızlı adımlar… Ve aklımızda aynı soru: Neden bu küçücük olay, içimizde böyle bir fırtına koparır?
Belki de cevap, beynimizin en ilkel katmanlarında saklıdır. Ani ses, koku ve görüntü değişimlerini potansiyel tehlike olarak algılayan amigdala, o an alarm verir. Fokurdama bir anda artar, görüntü bozulur, koku değişir. Olan biten basit bir taşma olsa da, zihnimiz bunu “acil müdahale” sinyali olarak yorumlar.

Taşma aynı zamanda kontrol kaybının simgesidir. Daha birkaç saniye önce her şey yolundaydı; şimdi ocak batıyor, plan bozuluyor, düzen altüst oluyor. İnsan zihni, düzenin bozulmasına karşı tahammülsüzdür. Bu yüzden küçücük bir aksilik bile, içimizde orantısız bir tepkiyi tetikler.

Çoğumuzun hafızasında bu sahnenin çocukluktan kalma bir yankısı vardır. “Sakın taşırma!” diyen bir ses, hızlı adımlarla gelen bir yetişkin, telaşla karıştırılan tencere… Süt taşması, aile hafızasında “küçük felaket” olarak kodlanmıştır. Yıllar sonra kendi mutfağımızda yaşadığımızda, sadece süt taşmaz; hafızamızdaki eski telaş da yüzeye çıkar.

Üstelik işin pratik yanı da var. Taşan süt, ekstra temizlik, ocakta yanık lekesi, ziyan olan malzeme demektir. Beyin, bu olası zararı saniyeler içinde hesaplar ve hızla harekete geçer. Bu refleks, günlük hayatta başka sahnelerde de kendini gösterir.

Tost makinesinde kömürleşmiş ekmek, telefonun en kritik anda yüzde 1’de kapanması, anahtarın içeride kalması, bilgisayarın tam işin ortasında güncelleme başlatması, market poşetinin yolda yırtılması… Bunların hepsi, beynimizin ani değişikliklere ve kontrol kaybına karşı ne kadar hassas olduğunu gösterir. Her biri, hayatın küçük ama sinir bozucu felaketlerindendir.

Bazen taşan süt, sadece süt değildir. O an, hayatın küçük dengesizliklerinin ve görünmez yüklerinin, ocaktan taşarak bize kendini hatırlatmasıdır.

Derin bir nefes alıp, “Bu sadece süt.” diyebilmek, hem ocakta hem de içimizde taşanları biraz olsun durdurabilir. Çünkü bazen küçük felaketler, bize aslında içimizdeki büyük dalgaları gösterir.